HAIL & FIRE - a resource for Reformed and Gospel Theology in the works, exhortations, prayers, and apologetics of those who have maintained the Gospel and expounded upon the Scripture as the Eternal Word of God and the sole authority in Christian doctrine.
HAIL & FIRE - a resource for Reformed and Gospel Theology in the works, exhortations, prayers, and apologetics of those who have maintained the Gospel and expounded upon the Scripture as the Eternal Word of God and the sole authority in Christian doctrine.

EXTERNAL RESOURCES

in Turkish Kutsal Kitap (Turkish Bible): www.incil.info

in Turkish Free Online English to Turkish Translator:
translation.babylon.com (English to Turkish)

in Turkish Free Online English to Turkish Translator:
Google Translate (Turkish to English)

Click to Read Doctrine on the Scripture by St. John Chrysostom - Hail and Fire

St. John Chrysostom: ON SCRIPTURE

"But some one will say, 'it is to the priests that these charges are given' ... But that the apostle gives the same charge to the laity, hear what he says in another epistle to other than the priesthood: 'Let the word of Christ dwell in you richly in all wisdom.'"

CLICK TO READ >>

Hail and Fire Online Christian Bookstore!

"To pretend to preach the truth without offending carnal men, is to pretend to be able to do what Jesus Christ could not do."

Thomas Wilson

READ William Tynale on the Authority of Scripture.

WILLIAM TYNDALE: AUTHORITY OF SCRIPTURE

"God careth for his elect; and therefore hath provided them of scripture, to try all things, and to defend them from all false prophets."

CLICK TO READ >>

Hail & Fire Online Book Library - click here to read rare Christian, Puritan, Reformed and Protestant exhortational books, Catholic and Protestant polemical and apologetical works, bibles, histories, and martyrologies online.

Read Christian, Puritan, Reformed and Protestant exhortational works, Catholic and Protestant polemical & apologetical works, histories, martyrologies, and works on eschatology online:   Hail & Fire Library

Words of Wisdom: JOHN NEWTON QUOTES

JOHN NEWTON QUOTES

ON WHAT GOD REQUIRES:

"The chief means for attaining wisdom, and suitable gifts for the ministry, are the Holy Scriptures, and prayer."

READ MORE QUOTES >>

HOME > Sermons: Hosted Sermons > Yuce Kabakci > in Turkish Filipililer 1:1-11 MESIH’IN KÖLELERI

Filipililer 1:1-11

MESIH’IN KÖLELERI

by Yuce Kabakci

(Turkish Christian and Former Muslim Converted to Jesus Christ)

For more information or to find out how you can assist Yuce in his seminary training and his missionary work:

Global Church Ministries
www.globalchurchministries.us

"It was as if the Lord Jesus Christ said the same things to me that we read in John 11:43: 'When He had said these things, He cried out with a loud voice, Lazarus, come forth.' He called me and I came forth ... There were no Christians, no churches, no Christian bookstores around. He decreed that I would be saved and He came to save me"

Yuce Kabakci, "The Testimony of Yuce Kabakci, Another Prodigal Son"

Bu dönem boyunca Filipililer mektubunda Tanrı’nın bizlere neler söylediğine bakacağız. Bu nedenle öncelikle bu mektubun yazılış amacını ve içinde yazıldığı durumu bilmemiz, mektubun tamamını tam olarak anlayabilmemiz için gereklidir.

Mektubun yazarının Pavlus olduğu kabul edilen bir gerçektir. Bu konudaki tartışmalara detaylı olarak girmeden mektubun yazılış yerinin Roma olduğunu söylemekle yetineceğim. Pavlus bu mektubu hapisteyken yazmaktadır. Ancak bu hapis ortamını bugün bildiğimiz demir parmaklıklardan oluşan bir hapis olarak düşünmemeliyiz. Pavlus’un içinde bulunduğu hapis durumu daha çok ev hapsine benzemekteydi. Mektubun çeşitli yerlerinde Pavlus saray muhafızlarından bahsetmektedir. Ancak Pavlus bu dönemde ziyaretçi kabul edebilecek, etrafındaki kişilere vaaz verebilecek veya mektup alıp gönderebilecek bir özgürlüğe sahipti.

Mektubun yazıldığı tarihte Filipi şehrinin durumuna baktığımızda, şehrin sinkretik bir dini yapıya sahip olduğunu görmekteyiz. Yani şehirde yaşayanlar birden fazla dine veya tanrıya bağlılık göstermekteydiler. Elçilerin Işleri kitabında ise bu şehirde iman eden ilk kişinin, Filipi’ye elbise satmak için gelen olan Lidya’nın olduğunu okuyoruz. Hatta Avrupa’da Mesih’e iman eden ilk Hristiyan’ın da Lidya olduğu söylenebilir. Daha sonra, Filipi’deki ilk ev kilisesi Lidya’nın bütün ailesinin de iman etmesiyle, Lidya’nın evinde toplanmaya başlamaktadır. Pavlus ise bu şehirde bir süre kalarak bu kiliseye de bir süre katılmıştı. 1. Selanikliler mektubuna baktığımızda, Pavlus’un Filipi’de eziyet gördüğünü ve aşağılandığını söylediğini okuyoruz.

Diğer mektuplarla karşılaştırıldığında bu mektubun Filipi’deki kilisenin doğasıyla ilgili başka bir gerçeği daha açığa vurduğunu görüyoruz. Lidya’nın da liderliğin de kadınların Filipi kilisesinde çok önemli bir role sahip olduklarını görüyoruz. Pavlus 4. bölüm 3. ayette kilisedeki kadınlardan bahsederek, bunların kendisiyle birlikte Müjdeyi yaymak için mücadele ettiklerini söylemektedir. Bu da bize imandaki kız kardeşlerimizin kilisede ne kadar büyük bir role ve öneme sahip olduklarını, ayrıca onlar olmadan gerçekten Mesih’in bedeninde mutlak bir eksikliğin hissedileceğini hatırlatmaktadır.

Ayetleri okumaya geçmeden önce hatırlatmam gereken önemli bir nokta daha bulunmaktadır. Bu mektubu incelerken gerçekten kendimizi Filipi kilisesinin yerine koyalım. Batı da yapılan Kutsal Kitap çalışmalarının çoğu Kutsal Kitap’ı incelenecek ve bu incelemenin ardından teknik bazı sonuçlar çıkarak bir kitap olarak görmektedir. Bizlerin ise özellikle bu hataya düşmemek için dikkatli olmamız gerekmektedir. Eğer Pavlus’un dediği gibi Kutsal Yazılar’ın tamamı Tanrı esinlemesi ise, o zaman Kutsal Kitap’ın her bir kısmını Tanrı bizim için yararlı görmüştür anlamını çıkarmamız gerekmektedir. Dolayısıyla Filipililer veya herhangi bir kısmı incelerken, bu yazılanların sizin hayatınızda bir değişiklik yaratmak üzere yazıldığını aklınızdan çıkarmayın.

Tabii ki bu, Kutsal Kitap’ta yazan herşeyi hayatımda uygulayacağım anlamına gelmemektedir. Ölüleri diriltmek, denizleri ve nehirleri ikiye yarmak biz de bunları Ege körfezinde yapalım diye değil, Tanrı’nın kurtaran gücünü ve Babasal iyiliğini bize göstermek için yazıya geçirilmiştir. Bu nedenle Filipililer mektubunu hem tarihsel hem de kişisel olarak görmeye devam edin. Devamlı, 'Rab bu yazılanlar aracılığıyla hayatımda neyi değiştirmemi istediğini bana göster’ diye dua etmeye devam edin.

Bütün bunları söylememin amacı, bu mektubun yazılış amacıyla aynıdır. Pavlus, bu mektubu canı sıkıldığı için değil Kutsal Ruh’un yönlendirmesinde Filipi kilisesinin ihtiyacını gördüğü için yazdı. Ilk kilise döneminde elçilerin mektupları bugün kü gibi kitap şeklinde basılıp kitap evlerinde satılmamaktaydı. Bu mektuplar özel olarak belirli kişilere veya kiliselere yazılır ve mektubu getiren kişi ayakta bütün mektubu ara vermeksizin kiliseye okurdu. Kendinizi bu resmin içine koyun! Bugün, bu mektuptaki gerçekleri, geçmişteki Filipi kilisesinin duymaya ihtiyacı olduğundan belki daha fazla ihtiyacımız vardır. Bu mektubun sizlere kişisel olarak okunduğu gerçeğini aklınızdan çıkarmayın.

Hep birlikte Tanrı’nın Sözü’nü okuyalım:

Mesih Isa’nın kulları ben Pavlus ve Timoteos’tan Filipi’deki gözetmenler ve görevlilerle birlikte Mesih Isa’ya ait bütün kutsallara selam! Babamız Tanrı’dan ve Rab Isa Mesih’ten sizlere lütuf ve esenlik olsun.

Sizi hatırladıkça Tanrım’a şükrediyorum. Ilk günden şimdiye dek Müjde’nin yayılmasındaki işbirliğinizden dolayı her duamda hepiniz için her zaman sevinçle dilekte bulunuyorum. Sizde iyi bir işe başlamış olan Tanrı’nın bunu Mesih Isa’nın gününe dek tamamlayacağına güvenim var. Hepiniz için böyle düşünmekte haklıyım. Her an yüreğimdesiniz. Ister zincire vurulmuş, ister Müjde’yi savunup doğrulamakta olayım, hepiniz benimle birlikte Tanrı’nın lütfuna ortaksınız. Hepinizi Mesih Isa’nın sevgisiyle nasıl özlediğime Tanrı tanıktır. Duam şu ki, sevginiz, bilgi ve her tür sezgiyle durmadan artsın. Öyle ki, üstün değerleri ayırt edebilesiniz ve böylece Tanrı’nın yüceltilp övülmesi için Isa Mesih aracılığıyla gelen doğruluk meyvesiyle dolarak Mesih’in gününde saf ve kusursuz olasınız.

Öncelikle Filipililer mektubunun tamamından vaaz verirken, arada sırada Türkçe çeviri hakkında bazı düzeltmeler yapmak zorunda kalacağımı göreceksiniz. Size bu mektuptan vaaz verirken, Tanrı’nın halkının gerçekten Tanrı Sözü’nün tam olarak ne demek istediğini bilmeye hakkının olduğunu düşündüğümden dolayı, Filipililer mektubunu size Grekçe metinden açıklamaya çalışacağım. Bazı yerlerde fazla teknik bir dil kullanmam gerekse de, bu mektubun orjinal dilinin ne kadar zengin olduğunu görerek Rabbe şükretmeniz en büyük dileğimdir.

Ilk olarak 1. ve 2. ayete baktığımızda orjinal metin şunu demektedir: Mesih Isa’nın köleleri Pavlus ve Timoteos’tan, gözetmenler ve diyakonlar ile birlikte Filipide bulunan Mesih Isa’daki bütün kutsallara, Babamız Tanrı’dan ve Rab Isa Mesih’ten size lütuf ve esenlik olsun.

Eski Yunan dünyasında mektupların belirli bir yazılış şekli ve her bir mektubun da belirli bir giriş kısmı olurdu. Pavlus’un kendi mektuplarında bu konuda ilginç bir durum gözlemlemekteyiz. Eğer bu mektup Hristiyan olmayan bir kişi tarafından yazılsaydı, şu şekilde bir başlangıca sahip olurdu. Ben A’dan sevgili dostum B’ye selam olsun. Ancak Pavlus bu şemayı tamamen mektuplarında değiştirmektedir. Normal bir mektupta selam anlamına gelen cai÷rein kelimesi yerine aynı kökten gelen ca¿riß kelimesini kullanarak selam kelimesini lütuf kelimesiyle değiştirmektedir. Aynı zamanda Yahudiler’in tanrısal selamı olan shalom kelimesi için ise esenlik veya barış anlamına gelen eirh/nh kelimesini kullanmaktadır. Pavlus kiliselere yazdığı mektuplarda kendi kültürü ve içinde yaşadığı dönemin unsurlarını alarak içlerine Hristiyan anlamlar yüklemektedir. Pavlus’un mektuplarını alanların, mektubun giriş kısmındaki bu kelime oyunuyla yapılan büyük değişikliği farketmeden geçmeleri neredeyse imkansızdı. Artık Filipililer aldıkları dünyasal mektuplar gibi, Tanrı’nın lütfu ve esenliğini kendilerine getiren diğer mektuplar da almaktaydılar.

Ikinci olarak dikkat etmemiz gereken nokta, Pavlus’un ilk ayette kendisini ve Timoteosu tanımlayış şekli. Birçok çeviri, altında yatan başka anlamlar nedeniyle, okuyucuların akıllarında farklı izlenimler bırakmamak amacıyla douvloi kelimesini 'kullar’ olarak çevirmektedir. Ancak Pavlus, özellikle kendi döneminde yaygın bir şekilde bu kelimenin köle anlamına geldiğini bildiği halde bu kelimeyi kendisini ve Hristiyanlar’ın Tanrıy’la olan ilişkilerini tanımlamakta kullanmaktadır.

Eski Yunan’da insanlar üç şekilde köle olmaktaydılar. Birincisi eğer bağlı oldukları ülke savaşı kaybederse, savaşı kazanan ülkenin kölesi olarak, ikincisi bu kişinin köle statüsünde bulunan bir ailede doğması, üçüncü olarak ise borçlarını ödeyemeyecek durumda olan kişilerin kendilerini veya çocuklarını köle olarak satmalarıyla köle olmaktaydılar.

Işte bu bağlam içerisinde Pavlus kendisini köle olarak tanımlamaktadır. Kutsal Kitap’ın bu konuda ne öğrettiğine baktığımızda ise, Isa’nın iki efendiye birden aynı anda hizmet edemeyeceğimizi söylemesi aklımıza gelmektedir. Buna göre, insan ya günahın kölesidir ya da Tanrı’nın...

Yuhanna 8:34’te Isa Ferisiler’e şunları söylemektedir: 'Isa, size doğrusunu söyleyeyim, günah işleyen herkes günahın kölesidir’ dedi. Bu sözlerin tam ardından ise Oğul, yani kendisi özgür kılmadıkça kimsenin gerçekten özgür olamayacağını söylemektedir.

Romalılar kitabının 6. bölüm 16. ayette şunlar söylenmektedir: 'Söz dinleyen köleler gibi kendinizi kime teslim ederseniz, sözünü dinlediğiniz kişinin köleleri olduğunuzu bilmez misiniz? Ya ölüme götüren günahın ya da doğruluğa götüren söz dinlerliğin kölelerisiniz.’

Dolayısıyla bu dünyada yaşayan herkes bir şekilde bir köle hayatı yaşamaktadır. En özgür insan bile, ya Adem’de düşmüş bir insan olarak günaha kölelik etmekte ya da Mesih’e iman eden bir kişi olarak Tanrı’ya kölelik etmektedir.

Bir insanın edinebileceği en mükemmel özgürlük ise, Mesih’in kölesi olmaktır.

Bugün köle kelimesi daima kötü bir anlam çağrıştırmaktadır. Tarihlerinde kölelikle savaşmış olan uluslar bugün bu kelimeyi ağızlarına bile almak istememektedirler. Ancak Pavlus gibi bizler de gerçeği utanmadan söyleyebilmeliyiz. Bugün herkes bir köle yaşamı sürmektedir. Sizler henüz daha Mesih’e iman etmemişken, bu dünyanın prensiplerine göre yaşamakta ve kendi şekillendirdiğiniz tanrı veya tanrılara göre yaşamaktaydınız. Tıpkı Mısır’daki Israil gibi, kölelik altındaydınız. Bu eski konumunuzda Firavununuz olan günahı sevmekteydiniz. Tıpkı çölde yakınan Israilliler gibi Mısır’da yediğiniz etlerin ve iyi yaşamın asıl özgürlük olduğunu düşünmekteydiniz. Ne kadar az kural o kadar fazla özgürlük gibi bir dünya görüşüne sahiptiniz. Mesih’te olmayan hiç kimse Tanrı’ya boyun eğmenin en büyük özgürlük olduğunu düşünmemektedir. Bu yüzden de Tanrı’nın boyunduruğu altına girmenin özgürlüğün kısıtlanması anlamına geldiğini düşünmektedirler.

Az önce bir kişinin Pavlus’un zamanında üç şekilde nasıl köle olduğuyla ilgili söylediklerimi hatırlayın. Bizler de aynı şekilde günaha kölelik etmedik mi? Günahın yönetimi altında olarak, sanki savaşı kaybetmiş bir kral gibi efendimiz ne derse onu yapıyorduk. Ikinci olarak Davut’un dediği gibi, günah içerisinde annelerimiz bize hamile kaldı. Günah içerisinde doğarak, doğamız gereği gazap çocuklarıydık. Üçüncü olarak ise bu köleliğe satılmıştık. Buradaki tek fark ise, bu kendimizi satmamız, başkasının zorlaması veya isteğimizin aksine olan bir şekilde değil, tam tersine bizim zevk alarak yaptığımız birşeydi. Kendimizi günaha köle olarak satmaktan zevk alıyorduk.

Daha sonra göklerden bakan Tanrı, Israil hakkında söylediği şu sözleri bizim için tekrar söyledi: Mısırdan Çıkış 2: 24-25

Tanrı iniltilerini duydu; Ibrahim, Ishak ve Yakup’la yaptığı antlaşmayı anımsadı. Israilliler’e baktı ve onlara ilgi gösterdi.

Daha farklı bir açıdan Tanrı’nın bizi nasıl kurtardığıyla ilgili mükemmel bir betimleme Hezekiel 16:6'dadır.

Yine Israil’den bahsederken Tanrı şunları diyor: 'Yanından geçtim, senin kendi kanının içinde kımıldadığını gördüm. Kendi kanının içindeyken yaşa dedim. Evet, kendi kanının içindeyken yaşa dedim.’

Eğer kurtuluşunuzun nasıl gerçekleştiği konusunda bu iki ayet yüreğinizin daha hızlı çarpmasını sağlamıyorsa, şu anda içinde bulunduğunuz ruhsal durumu tekrar düşünmelisiniz.

Sizler köleliğinizin farkında bile değilken fakat Tanrı tarafından yaratılan ruhunuz, günahın yüküyle her gün daha da fazla ezilerek haykırırken, daha yeni doğmuş kanlar içindeki bir bebek gibi çaresiz ve acınası durumdayken, Tanrı antlaşma sevgisiyle sizi hatırladı ve size 'Yaşa’ dedi. Benim hayatımda duyduğum en iyi haber ve başıma gelen en iyi şey budur.

Bir insanın edinebileceği en iyi özgürlük, günahtan özgür kılınarak, Mesih’in kölesi olmaktır

Bu bahsettiğim kölelik, yani Mesih’in kölesi olmak, günahın kölesi olmakla aynı karaktere sahip değildir. Çünkü artık efendimiz bizim mahvolmamızı isteyen Şeytan değil, koyunları için canını veren Rabbimiz Isa Mesih’tir. O’nun sizinle yaptığı antlaşmaya Lütuf Antlaşması denmektedir çünkü bu antlaşma, Adem’le yapılan antlaşma gibi değildir. Isa Mesih, Adem’in kaybettiği ve sizin Adem’de kaybettiğiniz herşeyi geri kazanmıştır. Sizi köle yapan birinci Adem’in yapamadıklarını sizi özgür kılan ikinci Adem yerine getirmiştir. Mesih sizlere her zaman en iyisini vermektedir. Sizler için, seçilmişleri için, kendi Oğlunu esirgemeyen Tanrı’nın sizden daha küçük şeyleri esirgeyeceğini mi zannediyorsunuz? Tatminsizlik günahının temelinde yatan neden budur. Elimizde var olanla yetinmek istemiyoruz, çünkü Tanrı’dan daha bilge olarak, O’nun bize verebileceği daha çok şey varken vermediğini düşünüyoruz.

Aklıma bu tür düşünceler geldiğinde ne kadar aptal olduğumu tekrar tekrar görüyorum. Tanrı’nın sahip olduğu en değerli şey bana verilmişken, yok olmaya mahkum olan maddesel şeyler için neden tatminsizlik hissediyorum? Nedeni çok açık, Isa Mesih’i efendi, kendimi ise O’nun kölesi olarak görmek istemiyorum. Ancak bu konuda Pavlus’a bakın. O’nun kendisini gururla Mesih’in kölesi ilan edişine bakın! Elçinin gurur duyduğu bu konunun bizim için utanç kaynağı olması, içinde yaşadığımız ruhsal savaşta çoktan beyaz bayrağı çektiğimizi göstermektedir.

Efendiniz Isa Mesih her gün ve her dakika şu sözleri tekrar tekrar söylemektedir:

Ey bütün yorgunlar ve yükü ağır olanlar! Bana gelin, ben size rahat veririm. Boyunduruğumu yüklenin, benden öğrenin. Çünkü ben yumuşak huylu, alçakgönüllüyüm. Böylece canlarınız rahata kavuşur. Boyunduruğumu taşımak kolay, yüküm hafiftir. - Matta 11:28-30

Kendi yaşamımda ve diğer Hristiyanlar’ın yaşamlarında ise bunun tam tersini gözlemlemekteyim. Sanki, Mesih’in boyunduruğunu taşımak nefret edilecek bir iş gibi gelmektedir. Eğer yüreğiniz ve düşünceleriniz bu dünyadakiyle şeylerle fazlaca meşgul ise bunun olması kaçınılmazdır.

Isa Mesih’in yukarıda söylediği sözleri Yeşaya peygamber aracılığıyla Tanrı Israilliler’e söylemişti:

Yeşaya 28:12-13

Rab onlara, rahatlık budur, yorgunların rahat etmelerini sağlayın huzur budur dedi ama onlar dinlemek istemediler. Bu yüzden Rab’bin sözü onlar için buyruk üstüne buyruk, buyruk üstüne buyruk, kural üstüne kural, kural üstüne kural, biraz şurdan, biraz burdandır. Madem öyle sırt üstü düşüp yaralansınlar, kapana kısılıp tutsak olsunlar.

Bugün yüreğinizi tekrardan kontrol edin. Tanrı’nın buyrukları size kural üstüne kural olarak gözüküyorsa, ağır ve angarya olarak gözüküyorsa yüreğiniz Mesih’in boyunduruğundan hoşnut değildir demektir.

Kim gerçekten sevdiği birisinin isteklerini yerine getirmekte isteksiz olur ki? Işte bu yüzden Isa, beni seven sözüme itaat eder demiştir. Bu sözden anlamamız gereken, Isa’yı seviyorsak itaat etmeliyiz değildir. Mesih’e itaat O’nun yarattıkları olarak zaten O’na vermemiz gereken birşeydir. Burada anlamamız gereken, eğer O’nun sözüne itaat etmiyorsak O’nu gerçekten sevmediğimizi görmemizdir. Bir başka deyişle Isa bu cümleyi şu şekilde söyleyebilirdi: Bana itaat eden beni seviyor demektir. Bana itaat etmeyen ise beni ne kadar sevdiğini söylerse söylesin yalan söylüyor demektir.

O’nu gerçekten seviyor musunuz? O’na köle olmak fikri size dünyadaki en tatlı ve en çekici şey olarak geliyor mu? O’nun adını duyduğunuzda esenlik ve rahat mı yoksa yargı ve vicdan azabı mı çekiyorsunuz?

Son zamanlarda 'Insanın yüreğini Tanrı’dan başkası bilemez’ diye saçma bir deyiş herkesin ağzında dolaşır oldu. Bununla aslında kişinin söylemek istediği benim aslında kim olduğumu bilemezsindir. Bu da, Isa’nın, 'Yargılamayın’ buyruğunun yanlış yorumunun bir başka şekilde sunumudur. Bütün bu düşüncelerin saçma olduğuna ve Hristiyanlar’ın ağzında böylesine subjektif ve dünyasal fikirlerin olmaması gerektiğine ikna oldum. Benim yüreğimi bilemezsin diyen kişi, aslında karşısındaki kişiden sakladığı bazı şeyler olduğunu söylemektedir. Bu cümleyi söyleyen kişi, davranışlarıyla yüreğinin birbiriyle uyumlu olmayabileceğini söylemektedir.

Biraz mantıklı olan kişi 'Benim yüreğimi bilemezsin’ cümlesinin ne kadar saçma olduğunu Hristiyan bakış açısıyla anlayabilir. Nasıl mı? Ilk olarak eğer yüreğim davranışlarıma bakılarak anlaşılamazsa, o zaman yüreğim ve davranışlarım farklı olacağı için ikiyüzlülük günahını işlemekten suçlu olurum. Eğer yüreğim davranışlarımdan anlaşılıyorsa, kişinin yüreğini bilemezsin cümlesi kendi kendisini çürütmektedir çünkü kişinin davranışlarına bakarak yüreğinin nerede olduğunu bilebilirim. Mesih bize Matta 7’de kişileri meyvelerine bakarak tanıyacağımızı, kötü kişinin kötü meyve vereceğini söyledi. Ve ayrıca Matta 15’te insanın ağzından çıkanların yürekten kaynaklandığını söyledi.

Bu yüzden kendimin ve sizin yüreğinin nerede olduğunu görmek için Tanrı olmama gerek yok. Sadece ne hakkında konuştuğunuzu, dünya hakkında ne düşündüğünüzü, zevklerinizi, zamanınızı nasıl geçirdiğinizi gözlemlemem yeterli. Yakup mektubu aracılığıyla Kutsal Ruh, dünyayla dost olanın kendisini Tanrı’ya düşman edeceğini söylemektedir. Bu nedenle her gün kendimizi sınayarak, kime hizmet ederek kölelik ettiğimizi kontrol etmemiz gerekmektedir.

Bütün bunların sonunda kendinizi gerçekten çok kötü hissediyor olabilirsiniz. Bu nedenle bu konuda sık sık yapılan bir hatadan bahsetmek istiyorum. Bizler Reform Hristiyanlar olarak sık sık insanın tamamen bozulmuşluğu öğretisini vurgulamak isteriz. Ancak bazı zamanlar bunu yaparken hatalar da yapmaktayız. Günaha kölelik konusu da buna örnek olarak verilebilir. Sık sık kendisinin ne kadar günahkar olduğunu anlayan Hristiyanların sanki gerçekten günaha kölelermiş gibi kendilerini tanımladıklarını duymaktayım. Kendimize bırakıldığımızda, Tanrı’nın lütfu olmaksızın günahın kölesi olacağımız kesindir ancak bir Hristiyan olarak Tanrı’nın bu konumumuzu değiştirdiğini bilmemiz gerekiyor. Bizler artık günaha köle değiliz. Romalılar 6. bölüm tamamiyle bundan bahsetmektedir.

Her gün günahlarınızın farkında oluyorsunuzdur. Ancak her ne kadar kendinizi dünyayı seviyor olarak bulsanız da, Şeytan’ın bu konuda sizi ve vicdanınızı devamlı suçlamasına fırsat vermemelisiniz. Mesih’e iman eden bir kişi de 6. ayette dediği gibi Tanrı iyi bir işe başlamıştır ve bu işi, yani kişiyi kutsallaştırma işini, Mesih Isa’nın gününe dek tamamlayacaktır. Tanrı sizleri ne yapıp ne edip kendi köleleri, ancak zorla itaat eden değil, kendilerini bu köleliğe tatlılığı ve rahatlığı nedeniyle satan kişiler haline getirmeye devam edecektir. Bu nedenle günahınızın yükü altında ezilmeniz ve moralinizin bozulması ve hatta kendinizi devamlı olarak suçlamanız, Tanrı’yı hoşnut etmemektedir. Tanrı’nın gözünde hiçbir Mesih imanlısı, günahın kölesi değildir. Ancak işlediğimiz günahların ardından vicdan azabımızı veya derin pişmanlığımızı Mesih’in çarmıhına getirmemiz gerekmektedir. O çarmıhta Mesih’in bütün bu günahların bedelini ödediğini tekrar tekrar kendimize hatırlatmamız gerekmektedir.

Sizin para borcunuzu bağışlayan birisine, sanki bu hareketi hiç yapmamış gibi davranırsanız, o kişinin cömertliğini ve iyiliğini küçümsemiş ve hatta bu iyiliğe hakaret etmiş olursunuz. Aynı şekilde günahlarınızın farkına vardıktan bunlardan Mesih’in çarmıhı aracılığıyla kurtulmak istediğinizi söyledikten sonra daha da fazla kendinize acı çektirmek, günahın köleliğine geri dönmek demektedir ve Baba Tanrı’yı bundan daha fazla üzen çok az şey bilmekteyim.

O’nun size olan sevgisini, devamlı Isa’nın çarmıhta söylediği son sözle hatırlayın: Tamamlandı. Tamamlanan neydi? Sizin Tanrı için satın alınışınız. Işte bu nedenle Pavlus 1. Korintliler 7:23’te 'Bir bedel karşılığı satın alındınız’ demektedir.

Siz kendinize ait değilsiniz. Bu nedenle edinebileceğiniz en iyi özgürlük, Mesih’in kölesi olmaktır.

"Jesus came and spake unto them, saying ... Go ye therefore, and teach all nations, baptizing them in the name of the Father, and of the Son, and of the Holy Ghost: Teaching them to observe all things whatsoever I have commanded you: and, lo, I am with you alway, even unto the end of the world." Matthew 28:18-20 KJV
Copyright © Copyright Date HAIL and FIRE
www.hailandfire.com