HAIL & FIRE - a resource for Reformed and Gospel Theology in the works, exhortations, prayers, and apologetics of those who have maintained the Gospel and expounded upon the Scripture as the Eternal Word of God and the sole authority in Christian doctrine.
HAIL & FIRE - a resource for Reformed and Gospel Theology in the works, exhortations, prayers, and apologetics of those who have maintained the Gospel and expounded upon the Scripture as the Eternal Word of God and the sole authority in Christian doctrine.

EXTERNAL RESOURCES

in Turkish Kutsal Kitap (Turkish Bible): www.incil.info

in Turkish Free Online English to Turkish Translator:
translation.babylon.com (English to Turkish)

in Turkish Free Online English to Turkish Translator:
Google Translate (Turkish to English)

Click to Read Doctrine on the Scripture by St. John Chrysostom - Hail and Fire

St. John Chrysostom: ON SCRIPTURE

"But some one will say, 'it is to the priests that these charges are given' ... But that the apostle gives the same charge to the laity, hear what he says in another epistle to other than the priesthood: 'Let the word of Christ dwell in you richly in all wisdom.'"

CLICK TO READ >>

Hail and Fire Online Christian Bookstore!

"To pretend to preach the truth without offending carnal men, is to pretend to be able to do what Jesus Christ could not do."

Thomas Wilson

READ William Tynale on the Authority of Scripture.

WILLIAM TYNDALE: AUTHORITY OF SCRIPTURE

"God careth for his elect; and therefore hath provided them of scripture, to try all things, and to defend them from all false prophets."

CLICK TO READ >>

Hail & Fire Online Book Library - click here to read rare Christian, Puritan, Reformed and Protestant exhortational books, Catholic and Protestant polemical and apologetical works, bibles, histories, and martyrologies online.

Read Christian, Puritan, Reformed and Protestant exhortational works, Catholic and Protestant polemical & apologetical works, histories, martyrologies, and works on eschatology online:   Hail & Fire Library

Words of Wisdom: JOHN NEWTON QUOTES

JOHN NEWTON QUOTES

ON WHAT GOD REQUIRES:

"The chief means for attaining wisdom, and suitable gifts for the ministry, are the Holy Scriptures, and prayer."

READ MORE QUOTES >>

HOME > Sermons: Hosted Sermons > Yuce Kabakci > in Turkish Filipililer 1:3-7

Filipililer 1:3-7

by Yuce Kabakci

(Turkish Christian and Former Muslim Converted to Jesus Christ)

For more information or to find out how you can assist Yuce in his seminary training and his missionary work:

Global Church Ministries
www.globalchurchministries.us

"It was as if the Lord Jesus Christ said the same things to me that we read in John 11:43: 'When He had said these things, He cried out with a loud voice, Lazarus, come forth.' He called me and I came forth ... There were no Christians, no churches, no Christian bookstores around. He decreed that I would be saved and He came to save me"

Yuce Kabakci, "The Testimony of Yuce Kabakci, Another Prodigal Son"

Geçen hafta Filipililer mektubunun ilk iki ayetine bakmıştık. Bu ilk iki ayette Pavlus’un ilk yüzyıldaki mektup yazım şeklini bile değiştirerek tıpkı 2. Korintliler 10:5’te de dediği gibi, her düşünceyi tutsak edip Mesih’e nasıl bağımlı kıldığını gördük. Ardından ise ilk yüzyıldaki kölelik kavramına bakarak, Pavlus’un, kendisini ve Timoteos’u nasıl Mesih İsa’nın köleleri olarak tanımladığına baktık.

Buna göre Mesih’in kölesi olarak anılmanın utanılacak birşey değil, tam tersine övünülecek birşey olduğuna, Mesih’e iman etmeyenler Tanrı’ya karşı olan prensiplere kölelik ederken bizlerin Mesih’e kölelik etme konusunda ne kadar daha bilinçli olmamız gerektiğini söyledik. Geçen haftadan aklımızda kalması gereken, ve neredeyse her gün kendimize hatırlatmamız gereken gerçek şudur:

Bir insanın edinebileceği en mükemmel ve gerçek özgürlük, Mesih’in boyunduruğu altında olmaktır.

İmanlı olmayan arkadaşlarınız ve tanıdıklarınız, sizin kendinizi Mesih’in kölesi olarak görmenizi aptallık ve saçmalık olarak görseler de sizler bunun karşılığını hem bu yaşamda hem de gelecek yaşamda alacaksınız. Mezmur 34:15 şunu demeketedir:

RAB’bin gözleri doğru kişilerin üzerindedir, kulakları onların yakarışına açıktır.

Zaman zaman Tanrı’ya olan itaatinizi sanki Tanrı görmezden gelirmiş gibi hissedebilirsiniz. Kötülerin O’na itaat etmedikleri halde ne kadar mutlu, başarılı ve zengin olduklarını görerek, Mesih’e kölelik etmenin hiçbir yararının olmadığı hissine kapılabilirsiniz. Bu his sadece size özgü olan birşey değil. Eski Antlaşma’nın şiir kitaplarında Tanrı’nın halkı devamlı bu konuda yakındılar. Davut, Süleyman ve Eyüp, Tanrı’nın neden kötülere bu dünyada, doğru kişilerden daha rahat bir yaşam verdiğini sorguladılar. Peygamber Habakkuk Tanrı’ya, ‘Nasıl hoş görürsün bu kadar haksızlığı diye yakardı. Eyüp kitabı 21. bölüm de ise şunları okuyoruz :

Kötüler ömürlerini bolluk içinde geçirir. Esenlik içinde ölüler diyarına inerler. Ömürlerini bolluk içinde geçirir. Esenlik içinde ölüler diyarına inerler. Tanrı’ya bizden uzak derler, Yolunu öğrenmek istemiyoruz. Her Şeye Gücü Yeten kim ki O’na kulluk edelim? Ne kazancımız olur O’na dua etsek? (13-15)

Gerçekten kendimizle dürüst olursak, bu ayetlerdeki gibi düşündüğümüzü itiraf etmemiz gerekiyor. Aslında günah işlediğimiz her anda bir seçim yaparak o günahı işliyoruz. Ve her seçim yaptığımızda bizler için en yararlı veya en çok arzu edilen şeyi seçiyoruz. Dolayısıyla günahı seçtiğimiz her zaman Tanrı kim ki O’na kulluk edelim? Ne kazancımız olur O’na dua etsek’ demekteyiz.

Ancak bu noktada Tanrı’nın sizin O’na olan itaatinizden büyük bir zevk aldığını hatırlamamız gerekmektedir. Ne kazancımız olur Tanrı’ya kulluk edersek? Dünyanın verebileceği herhangi birşeyden daha fazla kazancımız olur. İsa Mesih, Tanrı’yı hoşnut eden işin, O’nun gönderdiği kişiye iman etmemiz olduğunu söyledi (Yuh 6:29). Bunun ardından ise Mesih, ‘Yaşam ekmeği Ben’im. Bana gelen asla acıkmaz, bana iman eden hiçbir zaman susamaz’ dedi (Yuh 6:35). Özet olarak Mesih’in köleleri dünya tarafından aptallar olarak gözükseler de, herşeye sahip olana kulluk etmenin en büyük bilgelik olduğunun farkında değillerdir. Bu yüzden günahla olan savaşınızda cesaretinizi yitirmeyin, en iyi ve en adil Kral’a kulluk ediyorsunuz. O’nun yüzünü gördüğünüz zaman O’nun için sarfettiğiniz her nefesi nasıl da defterine yazdığını gördüğünüzde, bu dünyadaki zorluklara dönüp bakarak sadece güleceksiniz.

Bu hatırlatmadan sonra, bu hafta 1. bölümden devam ederek 3. ayetten 11. ayete kadar olan kısma odaklanacağız. Bu bölümdeki ayetlerin her birisinden bir vaaz çıkarılabilecek olması ve bunu yapabilecek kadar sizlerle birlikte olamamak beni gerçekten üzmektedir. Bu yüzden metindeki ana ve en önemli noktaya odaklanacağız.

Hep birlikte binlerce altın ve gümüşten daha değerli olan (Mezmur 119:72) Tanrı Sözü’nü okuyalım

Sizi hatırladıkça Tanrım'a şükrediyorum.
İlk günden şimdiye dek Müjde'nin yayılmasındaki işbirliğinizden dolayı her duamda hepiniz için her zaman sevinçle dilekte bulunuyorum.
Sizde iyi bir işe başlamış olan Tanrı'nın bunu Mesih İsa'nın gününe dek bitireceğine güvenim var.
Hepiniz için böyle düşünmekte haklıyım. Her an yüreğimdesiniz. İster zincire vurulmuş, ister Müjde'yi savunup doğrulamakta olayım, hepiniz benimle birlikte Tanrı'nın lütfuna ortaksınız. Hepinizi Mesih İsa'nın sevgisiyle nasıl özlediğime Tanrı tanıktır.
Duam şu ki, sevginiz, bilgi ve her tür sezgiyle durmadan artsın.
Öyle ki, üstün değerleri ayırt edebilesiniz ve böylece Tanrı'nın yüceltilip övülmesi için İsa Mesih aracılığıyla gelen doğruluk meyvesiyle dolarak Mesih'in gününde saf ve kusursuz olasınız.

Pavlus, herşeyden önce Filipililer için duyduğu derin sevgiyi, onlar için şükrettiğini söylemekle başlamaktadır. Sizi hatırladıkça Tanrım’a şükrediyorum diye çevrilen cümle aslında sizi her hatırladığımda Tanrım’a şükrediyorum şeklinde de çevrilebilinir. Yani Pavlus’un, Filipi kilisesindekileri hatırladığı zaman yaptığı ilk şey onlar için şükretmek olmaktaydı. Bu ayetin üzerinde düşündüğümüz zaman gerçekten bu konudaki eksikliğimizi gördüm. Diğer imanlı kardeşlerimizle başka imanlı kardeşler hakkında konuştuğumuzda, hatta onlar için dua etmek için başkaları hakkında konuştuğumuzda gerçekten bu konuşmaların şükürle değil başka duygularla sonuçlandığını hatırlıyorum. Kaç kere, başka imanlılar hakkında konuşurken aklınıza veya dilinize gelen ilk şey onlar hakkında şükretmek oldu? Bize daha doğal veya zevkli gelen şey başka kişilerin hangi yönlerden eksik oldukları veya günahlarının ne kadar derin olduğu değil mi? Son geçen bir ay içerisinde tanıdığınız imanlılar hakkında konuşurken, kaç defa onların iyi yönlerinden veya Tanrı’nın onlara sağladığı lütuftan bahsettik? Bunun tam tersine, bizim başarılı olduğumuz yönlerde onların nasıl da kötüye gittiklerinden neredeyse sevinç duyarcasına konuştuk. Bu konuda utanç duymamız gerekmektedir.

Pavlus, Filipi kilisesinin zayıflıklarını bilmekteydi. Filipi kilisesi, aralarında bazı çekişmelerin olduğu, sık sık doktrin konusunda sağlam durmayan, yabancıların sesine kulak veren bir kiliseydi. Pavlus her ne kadar bu zayıflıklarla ilgilendiyse de, onlar için devamlı Tanrı’ya şükretmekteydi. Peki bugün bizler, kardeşimizin zayıflığı yerine, Tanrı’nın o kardeşimize verdiği lütuflar için gerçekten şükretmekte miyiz? Yoksa, Eski Antlaşma’daki bazı İsrailliler gibi, ‘Bana yaklaşma, ben senden daha kutsalım’ havasını mı takınmaktayız. Bu noktada gerçekten tövbe etmemiz gerekiyor. Bu pazar toplantıdan sonra etrafınıza bakın, kardeşlerinizin yüzüne bakarak onlar için ne kadar çok Tanrı’ya şükretmeniz gerektiğini hatırlayın. Eğer bu içinizden gelmiyorsa Rab’den bu konuda yardım isteyin. Bu ayetler gerçekten bizleri ikna ediyorlarsa, kardeşlerimiz için, onları her andığımızda şükrediyor olmamız gerekmektedir.

Bir sonraki ayette Pavlus, Filipi kilisesinin müjdedeki paydaşlıkları için onlar için neşeyle dua ettiğini söylemektedir. Pavlus sadece Filipi kilisesi için angarya gibi olan bir görev şeklinde dua etmemekte, tam tersine onlar için sevinçle ve büyük bir neşeyle dua etmektedir. Ayetteki hepiniz için kelimesine dikkat edin. Pavlus kilisedeki en kutsallar veya en çok çalışanlar için değil, yazdığı bu mektubun bütün kiliseye okunacağını bilerek, kilisedeki herkes için sevinçle dua etmektedir.

Bizler ise bazen, favori kişileri aklımızda tutma, diğerlerini ise zaman zaman hatırlama eğilimindeyiz. Yakup kitabı 2. bölümde şunlar denmektedir

“8 Komşunu kendin gibi seveceksin” diyen Kutsal Yazı'ya uyarak Kralımız Tanrı'nın Yasası'nı gerçekten yerine getiriyorsanız, iyi ediyorsunuz.
9 Ama insanlar arasında ayrım yaparsanız, günah işlemiş olursunuz; Yasa tarafından, Yasa'yı çiğnemekten suçlu bulunursunuz.

Bu yüzden aramızda ayrım yapmadan her birimizin, her birimiz için şükretmesi gerekmektedir.

Ayetteki müjdedeki işbirliğinizden diye çevrilen kısım aslında çevirisi zor olan bir kısımdır. Çünkü Pavlus’un burada bahsettiği koinonia Filipiler’in müjdeye olan imanları sonucu Pavlus’la kurtuluşa ortak olmaları veya Pavlus’la birlikte müjdenin yayılması için uğraş vererek bu konuda ortaklığa sahip olmaları veya müjdenin getirdiği bereketlere Pavlus’la birlikte ortak olmaları anlamına gelebilir. Bu nedenle bu ayette Pavlus’un bu üç noktayı da göz önünde bulundurarak bu sözcüğü seçtiğini söyleyebiliriz.

Asıl bugün üzerinde durmak istediğim ayet 6. ayettir. Eğer ayeti Grekçe metne bağlı olarak çevirirsek Pavlus şunu demektedir : Şundan kesinlikle eminim ki, sizde iyi bir işe başlamış olanın bunu Mesih İsa’nın gününe dek bitirecektir. Pavlus’un bu konudaki güvencesini aracılığıyla dile getirdiği kelime pepoithob kelimesidir ve kelime Türkçe çevirideki gibi sadece Pavlus’un bu konuda güvene sahip olduğunu değil, bu konuda Pavlus’un kesin ve değişmez bir güvene sahip olduğu yönündedir.

Yani Pavlus, Tanrı’nın Filipi kilisesinde başladığı işi yarım bırakmayacağından kesinlikle emindir. Bu öğreti kilise tarihinde, özellikle de Reform teolojisini benimsemiş olan kiliselerde, ‘Kutsalların Sona Kadar Dayanması’ adıyla bilinmektedir. Bu doktrine göre Tanrı tarafından seçilmiş olan imanlılar, sona kadar dayanarak mutlaka kurtulacaklardır. Yani bir Hristiyan için kurtuluşun kaybedilmesi diye birşey söz konusu değildir. Aslında doktrinin adı Kutsalların Sona Kadar Dayanması olmamalıdır çünkü Kutsal Kitap’ın bu doktrinle anlatmaya çalıştığı, Hristiyanların sona kadar dayanacak güce sahip olmaları değil, Tanrı’nın kurtardığı çocuklarını sona kadar korumasıdır. Kilisemizin inanç açıklaması bu konuyu şöyle açıklamaktadır:

I. Kutsalların dayanması, kendi özgür iradelerine değil, Baba Tanrı’nın karşılıksız ve değişmeyen sevgisinden ileri gelen seçilmişlik hükmünün değişmezliğine,[2] İsa Mesih’in kazandıklarının yeterliğine ve kutsallar için yakarışına[3], Kutsal Ruh’un ve Tanrı’nın tohumunun bu kişilerde kalışına,[4] ve lütuf antlaşmasının doğasına bağlıdır;[5] ki tüm bunlar, kutsalların dayanmasının kesinliğinin ve değişmezliğinin kaynağıdır.[6]

İlk olarak bir Hristiyan’ın sona kadar dayanmasının nedeni kendi özgür iradesiyle yaptığı iyi işler değil, Baba Tanrı’nın karşılıksız sevgisinden ileri gelen seçilmişlik hükmünün değişmezliğine bağlıdır. Peki bu ne demektir?

Bu noktada inanç açıklaması, bir Hristiyan’ın Hristiyan olarak kalmasının nedeninin insanın kendisinden kaynaklanmadığını ama tamamen Tanrı’nın bu kişiyi Mesih’te seçişinin bir sonucu olduğunu söylemektedir. Yani, sizler eğer bugün bunca günah, ayartı ve zorluğa rağmen hala daha Mesih’e iman ettiğinizi söylüyorsanız, bu sizin kendi gücünüzden, kutsallığınızdan veya özgür iradenizin Tanrı’nın lütfu olmaksızın başardıklarından dolayı değil, tamamen Tanrı’nı sizi Mesih’te özellikle bu amaç için seçmesinden kaynaklanmaktadır. Peki buna sadece Westminster İnanç Açıklaması böyle dediği için mi inanacağız? Tabii ki hayır. Bu konuda Kutsal Kitap’a bakalım.

Efesliler 2:10 10 Çünkü biz Tanrı'nın yapıtıyız, O'nun önceden hazırladığı iyi işleri yapmak üzere Mesih İsa'da yaratıldık.

Buradan da açıkça gözükeceği üzere, yaratılmamızın nedeni biz iyi işler yapacağımızı Tanrı önceden gördüğü için Mesih İsa’ya verilmemiz değil, Tanrı’nın biz daha hiçbir şey yapmamışken önceden bizim için hazırladığı iyi işleri yapmak üzere Mesih İsa’da yaratılışımızdır.

Yeremya 31:3 Ona uzaktan görünüp şöyle dedim: Seni sonsuz bir sevgiyle sevdim, Bu nedenle sevecenlikle seni kendime çektim.

Seni sevecenlikle kendime çektim diye çevrilen kısım, ‘bu nedenle sana olan sadakatimi devam ettirdim’ şekilnde de çevrilebilir

2. Timoteos 2:19 Ne var ki, Tanrı'nın attığı sağlam temel, "Rab kendine ait olanları bilir" ve "Rab'bin adını anan herkes kötülükten uzak dursun" sözleriyle mühürlenmiş olarak duruyor.

Rab’bin kendisine ait olanları bilmesi demek, kilise içerisinde Rabbe gerçekten ait olmayanların var olacağını, ancak Rab’be ait olanların sonunun O’na ait olmayanlarınkinden farklı olacağı anlamına gelmektedir.

Bu noktada daha birçok ayet verilebilir ancak Tanrı’nın seçilmişlik hükmünün değişmezliği, bir Hristiyan’ın kurtuluşunu kaybetmeyeceğinin en büyük garantisidir. Kısacası kurtuluşundan günahları nedeniyle şüphe duyan Hristiyan, kendi doğasının güvenilir olmayışına değil, Malaki kitabındaki şu sözlere güvenebilir :

Ben RAB'bim, değişmem. Siz bunun için yok olmadınız, ey Yakup soyu! (Malaki 3:6)

İkinci olarak inanç açıklaması Hristiyan’ın kurtuluşunun Mesih’in kazandıklarının yeterliliğine ve O’nun bizler için aracılık edişine bağlı olduğunu söylemektedir. Yani bu ikisi ne zaman yetersiz kalırsa, işte o zaman bir Hristiyan kurtuluşunu kaybetmek konusunda şüphe duymaya başlayabilir.

Hiçbir Hristiyan’ın en iyi işi bile Mesih’in işiyle karşılaştırılmaya değmez. O’nun yaşamı ve ölümü Tanrı için en yüksek standardı oluşturduğundan O’na olan imanımızla meydana gelen kurtuluşumuz, Tanrı’nın Mesih’in doğruluğunu bize saymasıyla gerçekleştirmektedir. Dolayısıyla bir Hristiyan’ın kurtuluşunu kaybedeceğini öğretmek, Tanrı’nın Mesih’in işini yeterli bulmadığını öğretmek anlamına gelmektedir.

İbraniler 9:14 Öyleyse sonsuz Ruh aracılığıyla kendini lekesiz olarak Tanrı'ya sunmuş olan Mesih'in kanının, diri Tanrı'ya kulluk edebilmemiz için vicdanımızı ölü işlerden temizleyeceği ne kadar daha kesindir!

Aynı zamanda Mesih bizim için devamlı aracılık etmektedir. Dolayısıyla Mesih’in Tanrı’nın sağındaki bu aracılık işi bizim sona kadar dayanacağımızın garantisidir.

1. Yuhanna 2:1 Yavrularım, bunları size günah işlemeyesiniz diye yazıyorum. Ama içimizden biri günah işlerse, adil olan İsa Mesih bizi Baba'nın önünde savunur.

İnanç açıklamasının bahsettiği bir diğer neden ise Kutsal Ruh’un içimizde oluşudur. Kutsal Ruh bizleri son güne kadar Mesih’e benzer kılmaktadır. Pavlus Efesliler 1. bölüm 13. ayette şunu demektedir.

Gerçeğin bildirisini, kurtuluşunuzun Müjdesi'ni duyup O'na iman ettiğinizde, siz de vaat edilen Kutsal Ruh'la O'nda mühürlendiniz.

İlk yüzyılda birisinin adıyla mühürlenmek demek, o kişi bu mührü kaldırana kadar O kişiye ait olmanız demekti. Kutsal Ruh’la mühürlenmek ise, sizler ölene kadar Kutsal Ruh’un mührünün sizin üzerinizde kalması demektir.

Son olarak ise lütuf antlaşmasının doğasıdır. Tanrı tüm seçilmişlerini Oğluyla yaptığı lütuf antlaşmasına göre kurtarmıştır. Bu antlaşma hakkında belki de yüzlerce vaaz verilebilir ancak zamanımızın darlığı nedeniyle bu konu hakkında Yeremya’nın ne dediğine bakalım.

Yeremya 32:40 Onlarla kalıcı bir antlaşma yapacağım: Onlara iyilik etmekten vazgeçmeyecek, benden hiç ayrılmasınlar diye yüreklerine Tanrı korkusu salacağım.

Tanrı’nın yaptığı antlaşma ancak Tanrı ölürse ortadan kalkabilecek bir antlaşmadır. Bu ayette de Rab bu antlaşmanın sonsuza dek kalıcı olduğunu söyledikten sonra, O’ndan hiç ayrılmayalım diye yüreklerimize Tanrı korkusu salacağını söylemektedir. Hristiyan’ın kurtuluşunu kaybedeceğini söylemek, Tanrı’nın antlaşmasına sadık kalamayabileceğini söylemekle aynı şeydir.

Kısacası, her gün günah işlemekte olan bizler, bu günahlarımıza bakarak güvenimizi yitirmemeliyiz. Bizlerde iyi bir işe başlamış olan Tanrı’nın bunu Mesih İsa’nın gününe dek bitireceğine güvenimiz olmalıdır. Ancak bu doktrin birçok kişinin yanlış anladığı şekliyle bizleri tembelliğe götürmemelidir. Bazıları bu doktrine bakarak, Ne yaparsam yapayım nasıl olsa kurtuluşumu kaybedemem diyerek istediği günahı işleyebileceğini düşünmektedir. Rab böyle bir yürek için asla bir vaatte bulunmamıştır. Mesih sona kadar dayananın kurtulacağını söyledi. Bu da demektir ki, sona kadar dayanamayan bir kimse, başlangıçta Mesih tarafından kurtarılmamıştır. Kurtuluşun altın zincirini Pavlus Romalılar 8. bölümde şöyle açıklamaktadır.

Tanrı önceden belirlediği kişileri çağırdı, çağırdıklarını akladı ve akladıklarını yüceltti.

Bu ayette Pavlus’un devamlı olarak geçmiş zaman kipi kullandığına dikkat edin. Çağrılan aklanmakta, aklanan ise yüceltilmektedir. Pavlus’a göre aklanan bir kişinin yüceltilmeme yani sonsuz yaşama kavuşmama gibi bir ihtimali olsaydı asla bu ayeti bu şekilde söyleyemezdi. Daha sonra Pavlus sözlerine şu şekilde devam etmektedir.

Öyleyse buna ne diyelim? Tanrı bizden yanaysa, kim bize karşı olabilir? Öz Oğlu'nu bile esirgemeyip O'nu hepimiz için ölüme teslim eden Tanrı, O'nunla birlikte bize her şeyi bağışlamayacak mı?

Tanrı'nın seçtiklerini kim suçlayacak? Onları aklayan Tanrı'dır.

Kim suçlu çıkaracak? Ölmüş, üstelik dirilmiş olan Mesih İsa, Tanrı'nın sağındadır ve bizim için aracılık etmektedir.

Mesih'in sevgisinden bizi kim ayırabilir? Sıkıntı mı, elem mi, zulüm mü, açlık mı, çıplaklık mı, tehlike mi, kılıç mı?

Yazılmış olduğu gibi: "Senin uğruna bütün gün öldürülüyoruz, Kasaplık koyun sayılıyoruz."

Ama bizi sevenin aracılığıyla bu durumların hepsinde galiplerden üstünüz.

Eminim ki, ne ölüm, ne yaşam, ne melekler, ne yönetimler, ne şimdiki ne gelecek zaman, ne güçler, ne yükseklik, ne derinlik, ne de yaratılmış başka bir şey bizi Rabbimiz Mesih İsa'da olan Tanrı sevgisinden ayırmaya yetecektir.

AMİN

"Jesus came and spake unto them, saying ... Go ye therefore, and teach all nations, baptizing them in the name of the Father, and of the Son, and of the Holy Ghost: Teaching them to observe all things whatsoever I have commanded you: and, lo, I am with you alway, even unto the end of the world." Matthew 28:18-20 KJV
Copyright © Copyright Date HAIL and FIRE
www.hailandfire.com