HAIL & FIRE - a resource for Reformed and Gospel Theology in the works, exhortations, prayers, and apologetics of those who have maintained the Gospel and expounded upon the Scripture as the Eternal Word of God and the sole authority in Christian doctrine.
HAIL & FIRE - a resource for Reformed and Gospel Theology in the works, exhortations, prayers, and apologetics of those who have maintained the Gospel and expounded upon the Scripture as the Eternal Word of God and the sole authority in Christian doctrine.

EXTERNAL RESOURCES

in Turkish Kutsal Kitap (Turkish Bible): www.incil.info

in Turkish Free Online English to Turkish Translator:
translation.babylon.com (English to Turkish)

in Turkish Free Online English to Turkish Translator:
Google Translate (Turkish to English)

Click to Read Doctrine on the Scripture by St. John Chrysostom - Hail and Fire

St. John Chrysostom: ON SCRIPTURE

"But some one will say, 'it is to the priests that these charges are given' ... But that the apostle gives the same charge to the laity, hear what he says in another epistle to other than the priesthood: 'Let the word of Christ dwell in you richly in all wisdom.'"

CLICK TO READ >>

Hail and Fire Online Christian Bookstore!

"To pretend to preach the truth without offending carnal men, is to pretend to be able to do what Jesus Christ could not do."

Thomas Wilson

READ William Tynale on the Authority of Scripture.

WILLIAM TYNDALE: AUTHORITY OF SCRIPTURE

"God careth for his elect; and therefore hath provided them of scripture, to try all things, and to defend them from all false prophets."

CLICK TO READ >>

Hail & Fire Online Book Library - click here to read rare Christian, Puritan, Reformed and Protestant exhortational books, Catholic and Protestant polemical and apologetical works, bibles, histories, and martyrologies online.

Read Christian, Puritan, Reformed and Protestant exhortational works, Catholic and Protestant polemical & apologetical works, histories, martyrologies, and works on eschatology online:   Hail & Fire Library

Words of Wisdom: JOHN NEWTON QUOTES

JOHN NEWTON QUOTES

ON WHAT GOD REQUIRES:

"The chief means for attaining wisdom, and suitable gifts for the ministry, are the Holy Scriptures, and prayer."

READ MORE QUOTES >>

HOME > Sermons: Hosted Sermons > Yuce Kabakci > in Turkish Filipililer 3:9-11 Mesih’in Sadakati

Filipililer 3:9-11

Mesih’in Sadakati

by Yuce Kabakci

(Turkish Christian and Former Muslim Converted to Jesus Christ)

For more information or to find out how you can assist Yuce in his seminary training and his missionary work:

Global Church Ministries
www.globalchurchministries.us

"It was as if the Lord Jesus Christ said the same things to me that we read in John 11:43: 'When He had said these things, He cried out with a loud voice, Lazarus, come forth.' He called me and I came forth ... There were no Christians, no churches, no Christian bookstores around. He decreed that I would be saved and He came to save me"

Yuce Kabakci, "The Testimony of Yuce Kabakci, Another Prodigal Son"

Geçen hafta Pavlus’un, Filipi kilisesinin sağlığını rahatsız eden Yahudi Hristiyanlar’ın iddialarına nasıl cevap verdiğine baktık. Bu kişiler Yahudilikten gelmeyen Hristiyanlar’ın gerçekten Hristiyan olarak sayılmaları için Kutsal Yasa’nın belirli ritüellerini yerine getirmek zorunda olduklarını iddia etmekteydiler. Pavlus ise, asıl bu görüşün Tanrı tarafından reddedileceğini, Mesih’in doğruluğuna ve müjdesine imanla inanmayanların asıl köpekler, bedeni kesip biçenler olduğunu söylemektedir. Bizler her ne kadar etrafımızda bu tip Yahudiler’in kiliseyi tehdit ettiğini görmeksek de, bugün var olan bazı kiliseler öğretişleriyle aynı şeyi yapmaktadırlar. Katolik kilisesinin öğretisi, Pavlus’un zamanı için yazdığı tehlikenin aynısını bizim için teşkil etmektedir. Tıpkı sünnet olarak kurtuluşun ilk adımını attıklarına inanan Yahudiler gibi Katolik kilisesi vaftiz aracılığıyla orijinal günahın yıkandığını iddia etmektedir. Tıpkı yasayı daha çok yerine getirerek, Tanrı’yı hoşnut ettiklerini düşünen Yahudiler gibi, iyi işler ve sakramentler aracılığıyla kendilerine daha çok lütuf verildiğini öğretmektedirler. Sonuç olarak kurtuluş için sadece ve yalnızca Mesih’in yaptıklarına değil, Mesih artı başka şeyler diyen bir öğretiş, Pavlus’un Galatyalılar mektubunda bahsettiği ‘başka bir müjde’ olmaktan öteye geçemez. Bu yüzden bölümün başında Pavlus’un üç kere ‘dikkat edin’ deyişi bugün bizler için de geçerlidir. Mesih’in yaptığı ve tamamladığı işe en ufak birşey bile ekleyen bir öğreti bizler için büyük bir adanmışlıkla reddetmemiz gereken bir öğretidir. Bu konuda son olarak Pavlus’un Galatyalılar 6:11-15’te söylediklerine bakalım:

Bakın, size kendi elimle ne denli büyük harflerle yazıyorum!

Bedende gösterişe önem verenler, yalnız Mesih'in çarmıhı uğruna zulüm görmemek için sizi sünnet olmaya zorluyorlar.

Oysa sünnetlilerin kendileri bile Kutsal Yasa'yı yerine getirmiyor, sizin bedenlerinizle övünebilmek için sünnet olmanızı istiyorlar.

Bana gelince, Rabbimiz İsa Mesih'in çarmıhından başka bir şeyle asla övünmem. O'nun çarmıhı aracılığıyla dünya benim için ölüdür, ben de dünya için.

Sünnetli olup olmamanın önemi yoktur, önemli olan yeni yaratılıştır.

Bu üç ay boyunca Filipililer mektubunun ilk ayetinden buraya kadar geldik. Sondan bir önceki vaazım olan bu vaazı daha ilk günden itibaren sabırsızlıkla beklemekteydim. Bunun nedeni ise bugün bakacağımız ayetin bir Hristiyan’ın kurtuluşunu anlaması için ölümcül derecede önemli olduğudur. Bu noktayı anlamayan bir Hristiyan, imanlı yaşamında karşılaştığı dağ ve tepelerden geçerken aklında bir çok soru işareti yaratacak ve John Bunyan’ın İmanlı’nın Yolculuğu kitabındaki gibi uyumaması gereken yerde uykuya dalacaktır. Bu konu ayrıca, belki de bugün müjdenin en az bahsedilen kısmıdır. Bu gerçekten çok üzücüdür çünkü bu konu olmadan Tanrı’nın kurtuluş planının ne olduğunu anlayamayacağımıza inanıyorum. Bugün bahsedeceğim konu, kurtuluşumuzda Mesih’in aktif itaatinin ne anlama geldiğidir. Bu nedenle, bize bu gerçeği açıklayan Tanrı Sözü’ne tekrar bakalım.

Filipililer 3:1-11

1 Sonuç olarak, kardeşlerim, Rab'de sevinin. Size aynı şeyleri yazmak bana usanç vermez; hem bu sizin için bir güvencedir.

2 Kötülük yapan o adamlardan, o köpeklerden sakının; o sünnet bağnazlarından sakının!

3 Çünkü gerçek sünnetliler Tanrı'nın Ruhu aracılığıyla tapınan, Mesih İsa'yla övünen, insansal özelliklere güvenmeyen bizleriz.

4 Ben aslında bunlara da güvenebilirdim. Eğer başka biri bunlara güvenebileceğini sanıyorsa, ben daha çok güvenebilirim.

5 Sekiz günlükken sünnet oldum. İsrail soyundan, Benyamin oymağından, özbeöz İbrani'yim. Kutsal Yasa'ya bağlılık derseniz, Ferisi'ydim.

6 Gayret derseniz, kiliseye zulmeden biriydim. Yasa'ya dayanan doğruluk derseniz, kusursuzdum.

7 Ama benim için kazanç olan her şeyi Mesih uğruna zarar saydım.

8 Dahası var, uğruna her şeyi yitirdiğim Rabbim İsa Mesih'i tanımanın üstün değeri yanında her şeyi zarar sayıyorum, süprüntü sayıyorum. Öyle ki, Mesih'i kazanayım ve Kutsal Yasa'ya dayanan kişisel doğruluğa değil, Mesih'e iman etmekle kazanılan, iman sonucu Tanrı'dan gelen doğruluğa sahip olarak Mesih'te bulunayım.

9

10 Ölümünde O'nunla özdeşleşerek O'nu tanımak, dirilişinin gücünü ve acılarına ortak olmanın ne demek olduğunu bilmek ve böylece ne yapıp yapıp ölümden dirilişe erişmek istiyorum.

Bu hafta sadece 9. ayetten bahsedeceğim ve özellikle 9. ayetin şu kısmından:

Öyle ki Mesih’i kazanayım ve Kutsal Yasa’ya dayanan kişisel doğruluğa değil, Mesih’e iman etmekle kazanılan, iman sonucu Tanrı’dan gelen doğruluğa sahip olarak Mesih’te bulunayım.

Bu yaz size Filipililer mektubundan vaaz vermeyi seçmemin nedeni, okulumda bu mektubu baştan sona çevirmemizdir. Bu bölüme geldiğimizde özellikle 9. ayetin çevirisi konusunda saatlerce tartıştık ve en doğru çeviriyi bulmaya çalıştık. Bu ayetin nasıl çevrilmesi konusunda teknik detaylara girmeden, bu ayetin gramer kurallarına göre olması gerektiği çeviriyi okuyacağım.

kai euretho en auto, me exson emen dikaiosunen ten ek nomou alla ten dia pisteo Christous, ten ek theous dikaiosunen epi tes pistei, Yasa’dan gelen benim doğrulumla değil, Mesih’in sadakati aracılığıyla, Tanrı’nın doğruluyla imana dayalı olarak O’nda bulunayım.

Burada asıl sorun yaratan kelime grubu, elimizdeki Türkçe çeviride Mesih’e iman etmekle kazanılan olarak çevrilen kısımdır. Orjinalinde ten die pisteo Christou olarak görülen bu kelime grubunun çevrilmesini zor kılan şey Pavlus’un burada özellikle bu cümleyi kullanarak iki şeyi diyor olabileceğidir. İlki ya elimizdeki çeviri gibi pisteo kelimesini iman olarak alarak, Mesih’teki iman olarak çevireceğiz ya da, aynı kelimenin sadakat anlamına geldiğini de hatırlayarak Mesih’in sadakati olarak çevireceğiz. Daha önce söylediğim gibi bunun teknik nedenlerine burada girmeyeceğim ancak bu kelime grubunun Mesih’teki iman yerine Mesih’in sadakati olarak çevrilmesine ikna olmuş durumdayım. Bunun nedenlerini öğrenmek isteyenler, benimle daha sonra konuşabilirler. Tekrar Pavlus’un asıl söylemek istediği çeviriye bakalım

Yasa’dan gelen benim doğruluğumla değil, Mesih’in sadakati aracılığıyla, Tanrı’nın doğruluğuyla imana dayalı olarak O’nda bulunayım.

Burada özellikle üzerinde durmak istediğim nokta şudur: Sonsuz yaşamımız yaptığımız iyi işlere dayanan doğrulukla değil, Mesih’in iyi işlerine dayanan doğrulukla gelir. Müjde’yi gerçekten doğru bir şekilde anlamak için bu nokta gerçekten çok önemlidir çünkü eğer bir kişi bu noktayı gerçekten anlamadıysa, müjdenin özünü anlamamış demektir. Peki bu oldukça büyük bir iddia değil midir? Bu fikri nereden alıyorum?

Önümüzdeki metinde Pavlus, Yahudi karşıtlarının iddialarını çürütmek isterken onların ‘kötülük yapan kişiler’ olduklarını söyledi. Burada bahsettiği şey bu kişilerin Yasa’nın her bir harfini yerine getirerek Tanrı’nın hoşnut edilebileceğini öğretmeleriydi. Bu şekilde yaparak, Yasa’yı gerçekten yerine getirebileceklerini iddia etmiş oldular. Bunu da iddia ederek, Mesih’in Yasa’yı yerine getirişini bir kenara ittiler. İşte tam bu nedenden dolayı Pavlus, Yasa’dan gelen ‘benim doğruluğum’ değil, Mesih’in Baba’ya olan sadakatinden kaynaklanan Yasa’yı yerine getirişinden gelen doğrulukla Mesih’te bulunmayı arzulamaktadır. Peki pisteo Christou yani Mesih’in sadakati terimiyle ne demek istemektedir?

Pavlus’un burada bahsettiği şey, teologların ‘Mesih’in aktif itaati’ adı verdiği şeydir. Ve bu aktif itaat Mesih’in çarmıha gerilmeden önce Yasa’yı tamamıyla yerine getirmesini anlatmak için kullanılan bir terimdir. Bu nedenle Mesih’in çarmıhta ölüşüne de O’nun pasif itaati olarak adlandırılmaktadır. Sık sık müjdeyi duyuran kardeşlerimizden Mesih senin için öldü ve dirildi ve seni böylece kurtardı, eğer buna iman edersen kurtulacaksın’ sözlerini duyarız. Mesih’in ölümü ve dirilişi her ne kadar müjdenin çok önemli bir parçası olsa da, hiçkimse Mesih’in ölümü ve dirilişiyle sonsuz yaşamı elde etmemektedir. Bu nokta ilk bakışta size şaşırtıcı gelebilir ‘Yoksa bana Mesih’in ölümü ve dirilişinin kurtuluş için yetersiz olduğunu mu söylüyorsun?’ diyebilirsiniz. Evet tam olarak söylemek istediğim budur. Bu noktayı iyi bir şekilde anlamak için Kutsal Kitap’ın ilk sayfalarına dönmemiz gerekmektedir.

Tanrı, Adem ve Havva’yı yarattıktan onlarla bir ‘işler antlaşması’ yaptı. Bu antlaşmanın yerine getirilmesi tamamen Adem ve Havva’nın kusursuz itaatine bağlı olduğundan bu antlaşmaya işler antlaşması adı verilmektedir. Bu antlaşmanın koşulu, Tanrı’nın bahçeye koyduğu iyilik ve kötülüğü bilme ağacından yememeleriydi. Bu antlaşma ayrıca sonsuza kadar geçerli olacak bir antlaşma değil, tam tersine belrli bir süre boyunca geçerli olacak ve yerine getirilmesi durumunda ödül olarak sonsuz yaşamı, yani cenneti sunacak bir antlaşmaydı. Bu antlaşmanın Tanrı tarafından lütufkar bir şekilde yapılmasının nedeni de buydu. Zaten Adem ve Havva ölümsüz olarak yaratılmışlardı ve bu ağaçtan yememeleri buyruğu olmasa bile Tanrı’ya karşı günah işlememe sorumluluğuna sahiptiler. Yani Tanrı’nın bu antlaşmayı yapması, onlara sonsuz yaşam verme isteğinden kaynaklandı. Eğer bu ağaç olmasaydı, Adem ve Havva her zaman Tanrı’ya karşı günah işleme ihtimalinde yaşayacak, yüreklerine yazılan Tanrı yasasına karşı geldikleri takdirde kendilerine sonsuz yaşam verecek hiçbir vaat olmadığı için, günah işledikleri takdirde sonsuza kadar cezalandırılma tehditi altında olacaklardı. Ancak merhameti ve lütfu bol olan Tanrı, yarattığı insanla bir antlaşma yapmayı seçti. Aynı şekilde Adem bu antlaşmanın başı olarak hepimiz için bu testi geçmek zorundaydı. Yani Adem’le yapılan bu antlaşma sadece onun için değil, O ve O’nun soyundan gelecek herkes için geçerliydi. İşte bu nedenle Adem bu antlaşmaya itaatsizlik ettiğinde, dünyadaki herkesi de kendisiyle birlikte mahkumiyete sürükledi ve gazap çocukları olarak doğmamızı sağladı. Bu noktayı Pavlus Romalılar 5. bölümde açıklamaktadır. Romalılar 5. bölüm, bugün bahsedeceğim Mesih’in aktif itaatinin kurtuluşumuzdaki önemiyle, Yaratılış kitabında okuduğumuz işler antlaşması ve bu antlaşmanın bozulmasının sonuçları konusunda bir köprü görevi görmektedir. Romalılar 5. bölümü doğru bir şekilde anlayan kişi, müjdenin kendisini doğru bir şekilde anlamış demektir.

Romalılar 5:12-21

12 Günah bir insan aracılığıyla, ölüm de günah aracılığıyla dünyaya girdi. Böylece ölüm bütün insanlara yayıldı. Çünkü hepsi günah işledi.

13 Kutsal Yasa'dan önce de dünyada günah vardı; ama yasa olmayınca günahın hesabı tutulmaz.

14 Oysa ölüm Adem'den Musa'ya dek, gelecek Kişi'nin örneği olan Adem'in suçuna benzer bir günah işlememiş olanlar üzerinde de egemendi.

15 Ne var ki, Tanrı'nın armağanı Adem'in suçu gibi değildir. Çünkü bir kişinin suçu yüzünden birçokları öldüyse, Tanrı'nın lütfu ve bir tek adamın, yani İsa Mesih'in lütfuyla verilen bağış birçokları yararına daha da çoğaldı.

16 Tanrı'nın bağışı o tek adamın günahının sonucu gibi değildir. Tek suçtan sonra verilen yargı mahkûmiyet getirdi; oysa birçok suçtan sonra verilen armağan aklanmayı sağladı.

17 Çünkü ölüm bir tek adamın suçu yüzünden o tek adam aracılığıyla egemenlik sürdüyse, Tanrı'nın bol lütfunu ve aklanma bağışını alanların bir tek adam, yani İsa Mesih sayesinde yaşamda egemenlik sürecekleri çok daha kesindir.

18 İşte, tek bir suçun bütün insanların mahkûmiyetine yol açtığı gibi, bir doğruluk eylemi de bütün insanlara yaşam veren aklanmayı sağladı.

19 Çünkü bir adamın sözdinlemezliği yüzünden nasıl birçoğu günahkâr kılındıysa, bir adamın söz dinlemesiyle birçoğu da doğru kılınacaktır.

20 Kutsal Yasa suç çoğalsın diye araya girdi; ama günahın çoğaldığı yerde Tanrı'nın lütfu daha da çoğaldı.

21 Öyle ki, günah nasıl ölüm yoluyla egemenlik sürdüyse, Tanrı'nın lütfu da Rabbimiz İsa Mesih aracılığıyla sonsuz yaşam vermek üzere doğrulukla egemenlik sürsün.

Özellikle 15. ayetteki ‘çünkü bir kişinin suçu yüzünden birçokları öldüyse’ sözüne dikkat edelim. Burada Pavlus’un bahsettiği insanların ölüm nedenidir. Yaygın olan kanının aksine insanlar günah işledikleri için ölmemektedirler. İnsanların asıl ölme nedeni Adem’in işlediği o tek suçun onlara sayılmasidır. Pavlus bu ayetlerde defalarca, Adem’in yaptığı tek bir hareketin bütün insanlığa sayıldığından ve mahkumiyetin bizim Adem’de antlaşmasal olarak temsil edilmemizden geldiğini söylemektedir. Hep birlikte teker teker ayetlere bakalım.

16. ayet ‘O tek adamın günahının sonucu’ : Dikkat ederseniz burada günahlardan değil, tek bir günahtan bahsetmektedir. Ayrıca ‘Tek suçtan sonra verilen yargı mahkumiyet getirdi : Yine tek suç, birçok suç değil.

17. ayet - Ölüm bir tek adamın suçu (yani işler antlaşmasını bozması) sonucu egemenlik sürmektedir.

18. ayet - Tek bir suç bütün insanların mahkumiyetine yol açtı.

19. ayet - Bir adamın söz dinlemezliğiyle birçoğu günahkar kılındı - Yani tek bir adamın tek bir suçu yüzünden birçokları günahkar kılındı. Yani genel kanının aksine burada Pavlus, günahkarlığımızın nedeninin Adem’in suçu olduğunu söylemektedir.

Bu ayetlerin diğer kısımlarında ise Pavlus, Adem’in başarısızlığa uğradığı noktada Mesih’in başarısının bize kurtuluş getirdiğini söylemektedir. Bu ayetlerde Pavlus sadece Mesih’in ölümünden bahsetmemektedir. Burada bahsedilen Mesih’in yaşadığı süre boyunca Baba Tanrı’ya sunduğu aktif itaatidir.

Mesih’in ölümü işlediğimiz bütün günahların hakettiği bütün cezayı bağışlatacak nitelikte olarak Tanrı’nın adaletini tam olarak tatmin etti. Yani matematiksel olarak örneklendirecek olursak, bizler günahlarımızdan dolayı eksi sonsuzlardayken, Mesih’in ölümüyle bütün günahlarımız bize bağışlandı ve borcumuz sıfıra indirildi. Ancak az önce bahsettiğim işler antlaşmasının koşullarını hatırlarsanız bu durum, yani Mesih’in bizim günahlarımız için ölmesi durumu bizi Adem’le yapılan ilk antlaşmanın durumuna geri götürür. Tıpkı Adem, Tanrı’nın onunla yaptığı işler antlaşmasında nötr durumdayken, ve her gün itaatiyle sonsuz yaşamı hakedecekken, bizler de Mesih’in günahlarımızı silmesiyle Tanrı’yla nötr konumuna geri döneriz. Ancak bu tam olarak müde değildir. Müjde, Tanrı’nın bizlere sonsuz yaşamı nasıl verdiğinin öyküsüdür. İşte tam bu nedenle sadece Mesih’in ölümü ve dirilişinin bizim kurtuluşumuz için yeterli olmadığını söyledim. İşte tam bu nedenle İsa Matta 5:20’de şunları dedi:

Size şunu söyleyeyim: Doğruluğunuz din bilginleriyle Ferisiler'inkini aşmadıkça, Göklerin Egemenliği'ne asla giremezsiniz!”

Yani sonsuz yaşama sahip olmak için sadece günahlarımızın bağışlanması değil, bizlerin pozitif bir doğruluğa sahip olmamız gerekmektedir. Tanrı’nın tahtı önünde duracak kişiler sadece nötr bir doğaya sahip olanlar değil, kutsallardır. İşte bu nedenle İbraniler mektubunun yazarı 12:14’te kutsallığa sahip olmadan kimsenin Rabbi göremeyeceğini söyledi. İşte Pavlus’un Filipililer 3:9’da kendi doğruluğumla değil, Mesih’in sadakatinden kaynaklanan doğrulukla O’nda bulunmak istiyorum demesinin nedeni budur. Mesih’in bizler için ölmesi bizlerin sonsuz yaşama sahip olması için yeterli değildir. Mesih’in aynı zamanda bizler için Adem’in kaybettiği doğruluğu kazanması da gereklidir. İşte bu yüzden Mesih’in 33 yıllık yaşamı bizlerin sonsuz yaşamı kazanması için gerekliydi. Yoksa Mesih, çarmıha gerileceği gün gökten inerek bunu gerçekleştirebilir ve bizlere sonsuz yaşam verebilirdi. Ancak O’nun kusursuz ve mükemmel bir yaşam sürmesi gerekiyordu. İşte bu yüzden Mesih’in insan bedeni alarak, bizim gibi ayartılması, bizim gibi her türlü denenmeden geçmesi ve bütün bu denenmelerden zaferle çıkması gerekiyordu. İbraniler kitabının yazarı bunu şu şekilde belirtmektedir

İbraniler 2:14-18

14 Bu çocuklar etten ve kandan oldukları için İsa, ölüm gücüne sahip olanı, yani İblis'i, ölüm aracılığıyla etkisiz kılmak üzere onlarla aynı insan yapısını aldı.

15 Bunu, ölüm korkusu yüzünden yaşamları boyunca köle olanların hepsini özgür kılmak için yaptı.

16 Kuşkusuz O, meleklere değil, İbrahim'in soyundan olanlara yardım ediyor.

17 Bunun için her yönden kardeşlerine benzemesi gerekiyordu. Öyle ki, Tanrı'ya hizmetinde merhametli ve sadık bir başkâhin olup halkın günahlarını bağışlatabilsin.

18 Çünkü kendisi denenip acı çektiği için denenenlere yardım edebilir.

İşte bu nedenle birçok insana saçma gelen Mesih’in 40 boyunca çölde denenmesi, bizler için büyük bir teselli kaynağıdır. Tıpkı Adem’in Aden bahçesinde denenmesi ve başarısız oluşu bize sayıldıysa, aynı şekilde Mesih’in bütün yaşamı boyunca günah üzerinde kazandığı zaferde bize sayılmaktadır. Eğer Mesih bizim için sadece öldüyse, bizlerin iman ettikten sonra Adem’in konumuna geri gelmemizden dolayı, bütün yaşamımız boyunca Adem’in sunmak zorunda mükemmel itaati sunmamız gerekecekti. Ancak düşmemiş ve mükemmel bir konumda olan Adem bunu başaramadıysa, düşmüş ve günahkar olan bizlerin bunu başarması imkansızdır. İşte bu nedenle Mesih’in ölümü ve dirilişi, O’nun kusursuz yaşamından ayrı olarak ele alındığında bizlerin kurtuluşu için yeterli değildir.

Mesih hayatı boyunca devamlı kendisinin, Baba’nın isteğini yerine getirmek için bu dünyaya geldiğini, Baba’nın kendisine gösterdiği işleri yaptığını söyledi. Bütün bunlar, Mesih’in aktif iaatini düşünmeden bizlere anlamsız gelecektir. Bu vaazda bahsettiğim doktrin olmadan müjde kitaplarını okuyun, bazı noktaların size ne kadar karmaşık, hatta anlamsız geldiğini göreceksiniz. Ancak Mesih’in pozitif doğruluğunun veya aktif itaatinin bizlerin sonsuz yaşama sahip olması için ne kadar gerekli olduğunu bilerek müjde kitaplarını okursanız, orada karşılaşacağınız Tanrı ve O’nun Oğlu’nun sevgisi ve mükemmelliğiyle yürekleriniz tapınma isteğiyle dolacaktır.

İşte bu yüzden Mesih’e iman eden sizler, Adem’in ilk yaratıldığı masumiyet konumundan daha da iyi bir durumdasınız. Çünkü Adem her ne kadar günahsız idiyse de, antlaşmanın onunla yapılmasıyla birlikte her an düşme ve üzerine sonsuz bir yargı getirme ihtimaline sahipti. Ancak Mesih’in doğruluğunun size sayılmasıyla böyle bir ihtimal sizin için geçerli değildir. Bu siz çok doğru bir insan olduğunuz veya Tanrı sizi çok fazla kutsallaştırdığı için degil, Mesih’in Yasa’yı kusursuz ve eksiksiz bir şekilde yerine getirmesinin ve sizin için sonsuz bir doğruluk kazanmasının size iman aracılığıyla sayılmasıyla gerçekleşti. Bu son söylediğim cümleyi tekrar etmek zorundayım. Sonsuz yaşama sahip olmanızın nedeni, sizin doğru bir insan olmanız değil, Mesih’in Yasa’yı kusursuz ve eksiksiz bir şekilde yerine getirmesinin ve sizin için sonsuz bir doğruluk kazanmasının size iman aracılığıyla sayılmasıdır. Tanrı çarmıha baktığında, sizin bütün günahlarınızın teker teker cezasını çektiğini gördü. Mesih’e ve O’nun kusursuz yaşamına baktığında ise, her birinizin, hatta en zayıf ve günahkar bir Hristiyan’ın bile O’nun aracılığıyla Yasa’yı tamamen yerine getirişini gördü ve bu kişilere, yani sizlere sonusuz yaşamı vermekten hoşnut oldu. İşte müjde budur. İşte gözlerimizi dolduran, denenme anında, bu dünya bizleri her yönden sıkıştırdığında, günahlarımızın hissi altında ezildiğimizde ‘Benim doğruluğum göklerdedir’ diye haykırmamıza neden olan gerçek budur. Eğer bugüne kadar bundan başka birşeye inanarak Tanrı’nın size sonsuz yaşam verdiğine ikna olduysanız, sizin için çok geç değil. Bugün oturduğunuz yerden, doğruluğunuz için Mesih’in kusursuz yaşamına, günahlarınızın bağışlanması için Mesih’in kusursuz kefaretine ve aklanmanız için O’nun görkemli dirilişine iman edebilirsiniz. Bu gerçeklere inanmayan hic kimse kurtulmayacaktır. Bütün güvenini Pavlus’un bu ayetlerde söylediği gibi Mesih’in sadakatine bağlayan kişi ise kesinlikle kurtulacaktır. Mesih sizin için testi geçti. Mesih sizin için cenneti kazandı.

Eğer bu doktrin size cesaret vermiyorsa, eğer bunları duymakla kalbiniz daha hızlı atmıyorsa, lütfen imanınızı tekrardan gözden geçirin. Kime inandığınızı iyi bilin. Benim şu anda bulunduğum okulun kurucularından Dr. Gresham Machen, 1937 yılında ölmeden kısa bir süre önce bir diğer profesörü (John Murray) telefonla arayarak, ölüm döşeğinde şu sözleri söyledi: ‘Mesih’in aktif itaati için çok ama çok şükrediyorum. O olmadan benim için hiçbir ümit yoktur’ Evet Mesih’in sadakati ve itaati olmadan kimse için hiçbir ümit yoktur. Haleluya! Ne büyük bir Kurtarıcı’ya sahibiz!!! Bütün övgü ve yücelik Rabbimiz İsa Mesih’e olsun!!!

AMİN

"Jesus came and spake unto them, saying ... Go ye therefore, and teach all nations, baptizing them in the name of the Father, and of the Son, and of the Holy Ghost: Teaching them to observe all things whatsoever I have commanded you: and, lo, I am with you alway, even unto the end of the world." Matthew 28:18-20 KJV
Copyright © Copyright Date HAIL and FIRE
www.hailandfire.com